top of page
Ana Sayfa: Hoş Geldiniz
Ana Sayfa: Ben Kimim?
Ana Sayfa: Blog2

Dünyanın En Becerikli 'Nerd' ü Luke Nichols

  • Yazarın fotoğrafı: Taha Yeşiltepe
    Taha Yeşiltepe
  • 3 Eyl 2024
  • 6 dakikada okunur

Uzun süredir yazmadan uzak kalmış olmanın verdiği buruk his ve tekrardan yazmanın verdiği heyecan ile sizlere yeni bir blog yazısı ile tekrardan 'Merhaba' demek istiyorum :)


Kişisel hayatımda bana oldukça ilham veren bir kişiyi tanıtacağım bu yazıda sizlere. Kendisi uzun süredir yeni bir yazı eklemediğim blog siteme yeni bir yazı ekleme konusunda da güzel bir dönüş benim açımdan. Öncelikle bu kişi görünüş ile becerinin asla alakalı olmadığını ve ön yargılarımızın bizleri kör ettiğini tüm dünyaya ve büyük kitlelere ispatlamış bir adam. Lafı çok ta uzatmadan gelin Dünyanın En Becerikli Nerd (İnek)'ü Luke Nichols'u tanıyalım.





Günümüzden geriye giderek anlatmak istiyorum. Böylece başlığı daha rahat kavramış olacağız. Tam adıyla Luke Joseph Nichols şu an YouTube'un en büyük Bushcraft ve Surviving Camping ustalarından biri. Yani doğada minimal ekipman ile barınak, yiyecek ve korunma gibi şeyleri sağlayarak yaşam sağlayabilen bir uzman. Kendisinin 'Outdoor Boys' adında 9.85 milyon takipçili ve 'Catfish and Carp' adında 1.1 milyon takipçili iki adet YouTube kanalı bulunmakta. Catfish and Carp kanalı daha seyrek kullandığı ve çok sevdiği balıkçılık hakkında bilgi ve videolar paylaştığı bir kanal ama dünya onu Outdoor Boys kanalı ile biliyor. 'Boys' kısmı ise Tommy, Nate ve Jacob adındaki üç oğlu ile oluşturduğu kamp ekibi. Evet, zorlu koşullarda çektiği hayatta kalma kamplarına kimi zaman çocuklarını da götürüyor ve dondurucu soğuğun ve vahşi hayvanların arasında beraber hayatta kalma videoları çekiyorlar. Bu durum özellikle Amerikada tartışmalara yol açsa da (Luke'un adına açılan istismar davaları mevcut) çocuklar babaları ve bazen anneleriyle kamp yapmaktan oldukça mutlu. Özellikle karlı havada yaptıkları 'Surviving Camp' temalı kamplarda birçok çocuğun sızlanıp ya da tablete gömülüp vakit öldüreceği ortamda Tommy, Nate ve Jakob oldukça mutlu ve minnettarlar.





Luke özellikle mütevazılığı, her zaman pozitif kalması ve gülümsemesi, aşırı çalışkanlığı ve doğa bilgisiyle izleyenlerinin gönlünü ve saygısını kazanmış durumda. Ülkemizde de Outdoor Boys kanalını takip eden yüz binlerce izleyici bulunmakta. Türk izleyicilerin Luke hakkında şöyle yorumları var:


  • 'Kimseyi görünüşüyle yargılamamak gerektiğini bir daha öğrendim bu kanal sayesinde. Zira bugün itibariyle bu adam benim bildiğim en hakikatli bushcraft ustalarından biri. Şahsen asla cesaret edemeyeceğim islere kalkışıp bir de o maceraları çocuk oyuncağı gibi göstermek gibi bir huyu var. İnanılmaz yetenekli ve çalışkan bir insan.'


  • 'Severek izliyoruz. Luke reisin enerjisine ve pozitifliğine hayranım. Adam hem çok çalışkan hem de çok becerikli, elinden her şey geliyor. Çocuklarını doğaya alıştırması da pek hoş. Ayrıca kanal hızla büyüyor, abone sayısı geçen hafta dört buçuk milyonken bu hafta beş milyon yüz elli bine ulaşmış.


  • 'Keep going on honey butter man.'


Bu arada kendisine geniş bir kitle 'Honey butter man' diye sesleniyor. Bunun sebebi ise Luke her kampta ve videoda mutlaka yemek yapıyor. Her öğünde yaptığı ve kendi deyimiyle 'En sevdiği' şey ise taze ekmek üzerine bal ve tereyağı. Bundan dolayı kendisine Honney butter man deniliyor. Üstelik ekmeğini her zaman kendisi yapıyor.




Luke tüm bu YouTube ününden önce başarılı bir kariyere sahip aslında. Kendisi bir Avukat. Kendi ve ortaklıkla kurduğu birkaç hukuk firmasında çalışmış. Gençlik zamanlarında ise kiliseye bağlı olarak Japonya'da yaşamış. Eşi Rebecca Nichols ile genç yaşta evlenen Luke, videolarında her fırsatta eşine sevgisini gösteriyor. Bazı kamp ve gezileri ailecek yapıyorlar ve ülke dışında da birçok yeri ziyaret ediyorlar. Gelelim başarılı bir hukuk kariyeri varken bushcraft ustalığına geçen Luke'un neden bu yola saptığına ve bu kadar beceriyi nasıl edindiğine...






Luke Amerika'nın birçok farklı eyaletinde yaşamış bir avukat ve genelde en büyük hobisi olan balıkçılık bunu belirlemesinde büyük rol oynamış. Eşi ve çocuklarıyla birlikte doğadan kopmadan şehir hayatını yürütmeye çalışmış yıllarca. Başarılı bir avukat ve şirket sahibi olmasının yanı sıra ustalık derecesinde hayatta kalma becerilerine sahip olmasının sebebi ise bu şekilde becerilere sahip olan babasının yanında geçirdiği çocukluğu. Küçük yaşta balığa çıkmayı, çadır kurmayı, ateş yakmayı, bitkileri ve hayvanları tanımayı öğrenen Luke, aynı doğrultuda hem doğadan kopmamış hem de tüm bu beceri ve birikimi çocuklarına aktarmaya çalışmakta.


Amerikalıların deyimiyle 'Amerikan Rüyasını' tamamlamış bir birey olmasına rağmen özellikle 2013 yılında kendini doğada daha mutlu hissettiğini ve doğadan aldığı ilhamı insanlara aktarmak istediğini fark eden Luke ilk kanalını o tarihte açmış. İlk etapta birkaç takipçiye maceralarını ve doğadan aldığı güzel görüntüleri ileten Luke, sonrasında gittikçe büyümeye başlamış. Onun bu denli meşhur olduğu yıllar ise pandemi ve sonrası dönem.


Biliyoruz ki pandemi döneminde insanlar kapalı alanlarda birçok yapay aktivite ile günlerini geçirdi ve bu dönemde YouTube en çok ziyaret edilen web sitelerinden biriydi. YouTube'un içerisindeki kanallara spesifik olarak baktığımızda ise özellikle doğa, kamp ve hayatta kalma temalı kanallar çok fazla izlenme ve takipçi kazandı. Tüm insanlık ekrandaki doğaya özlemle bakıp 'Keşke orada olsaydım' dedi uzun bir süre. Ekranda bir ağaç görme ümidiyle gezindik sanki gerçek hayatta o ağaçları yeterince koruyormuşuz gibi(!)


Luke bu dönemde her hafta bir adet video eklediği Outdoor Boys kanalı ile büyük beğeni topladı. İnsanları Luke'un kanalına çeken şey ise işin doğasından çok Luke'un kendisiydi. Dünyanın tüm yanından YouTube kullanıcıları dış görünüşünden dolayı doğadan alerji ilacı olmadan 2 saat duramayacak bir tip olarak gördü kahramanımızı ancak Luke yeri geldi -40 santigrata yakın Alaska soğuğunda karın içine bir barınak inşa ederek üç gün hayatta kaldı. Yeri geldi ayıların av bölgesinde otlar ve taşlarla bir doğal çadır yapıp somon avladı ve yeri geldi kar köpeklerine atlayıp kutuplarda geziler yaptı. Çektiği videolarda biz normal insanların bir gece bile geçiremeyeceği korkunç yerlerde, inek dedikleri Luke günlerce kamp yaptı. Bazen onu alması gereken uçak gelmedi ve kampını uzattı bazen de doğal bir sıcak su kaynağı bulup orada keyif yaptı. Bir videosunda dünyanın en büyük ve tehlikeli yırtıcılarından olan Alaska Boz Ayısı ile karşılaştı ve gülümsemeye devam ederek sakince durumu atlattı. Bir videosunda da timsah avladı.






Bu sempatik ve azimli adam sosyal medyadaki sevenlerinin çığ gibi büyümesinden sonra büyük bir üne kavuştu. Tonight's Show gibi ülkenin en meşhur TV programlarının tekliflerine rağmen programlara çıkmayıp YouTube'da kaldı. YouTuber olarak net değerinin 10M $'a yakın olmasına rağmen mütevazı bir hayat yaşamaya devam etti. Bunun sebebi sorulduğunda ise kendisi önemli olanın doğadan aldığı ilhamı sevenlerine göstermek olduğunu söylüyor. Hatta bu zorlu koşullarda kendisinin çok rahat görünmesinden dolayı yöneltilen 'Hiç mi zorlanmıyorsun?' sorusuna şöyle cevap veriyor:


“Üşümeyi umursamıyorum, yerde uyumayı umursamıyorum ve aç olmayı umursamıyorum. Ama aynı anda bunlardan sadece birini yapabiliyorum.''


Bu cevap bile bize oldukça şey anlatıyor. Dünyada çok çok az insanın yapabileceği bir şeyi tüm sistemlerini ve vücudunu zorlayacak şeyleri kolaylıkla yapabilen Luke bizlere bir mesaj veriyor.


'Her seferinde bir problemi düşünmeyi ve onu çözmeyi.'


İnsanlık tarihinde büyük başarılara imza atan şahsiyetlere baktığımızda aynı mantaliteyi rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Zorlu durumlar karşımıza çıktığında tüm problemlerin altında ezilip hareketsiz kalmak yerine problemleri tek tek ele alıp bir bir çözüme kavuşturmak. Üstelik bu yöntem yeni bir yöntem değil. Tarihe baktığımızda Jules Cesar, Ragnar Lothbrok, Fatih Sultan Mehmet ve Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK gibi komutanlar; Michael Phelps, Usain Bolt, Christiano Ronaldo, Nadia Comăneci gibi sporcular; Marie Curie, Albert Einstein, Gazali, Nikola Tesla gibi bilim insanları, Magnus Carlsen, Boby Fisher, Gary Kasparov gibi satranç ustaları ya da Marlon Brando, Michael Caine ve Al Pacino gibi Hollywood yıldızları... Uzunca bir listedeki bu başarılı insanları ortak noktası bu formül. Mevcut şartlarda problemleri panik yapmadan tek tek ele alıp çözüme kavuşturmak.


Elbette ki hayat asla kağıt üzerinde bahsettiğimiz gibi olmuyor. Güncel şartlar, iş hayatındaki sorunlar, sınavlar, aile ve arkadaşlarımızla yaşadığımız problemler bizleri bir şeyleri yoluna koymaktan alıkoyuyor. Sorunları tek tek ele alalım derken yenileri hızla eklenip sorunlar yığını haline geliyor. Ancak bu sadece bizim başımıza gelen bireysel bir durum değil. Avcı toplayıcı toplumlardan bu yana insanlığın her zaman bireysel problemleri olmuştur. Bugün giderek kötüleşen dünya şartlarında başımıza gelen olaylar ve problemler bundan yüz yıl önce birinci dünya savaşında insanların başına gelmiştir. Ya da yüzyıllar önceki veba salgınında ya da binlerce yıl önceki küresel soğumada... Yani insanlık var olduğundan bu yana dünya şartları kişi ayırmaksızın herkesin başına problemler açmıştır. Bu problemlerin başımıza dert olması ve bunları çözmek için gösterdiğimiz çaba 'Hayat'ın tanımı değil mi zaten?


'Yapamıyorum' dediğimiz anlar bazen bizleri daha da karanlığa sürüklese de insan zihninin gücünü ve mukavemetini göz ardı edebiliyoruz. Çoğumuz bunu keşfedebilmiş bile değil. Luke Nichols'un bize videolarda göstermeye çalıştığı da bu işte. Dışarısı -40 derece soğuklukta, botların ve ayakların ıslak, göğsün titriyor ve hareket ettiremediğin parmaklarınla yiyecek bir şeyler hazırlaman gerek. İşte bu hayati sorunlar bir anda geldiğinde Luke, gülümseyerek tek tek bu sorunları çözüp bize sorunları tekil olarak ele almayı öğretmeye çalışıyor. Bu yazının ulaştığı kimi sınav öğrencisi, kimi ofis çalışanı, kimi anne, kimi sporcu Luke'un bizlere vermeye çalıştığı ilhamı bulmak adına harekete geçmeli. Üstelik bu ilhamı bulmak sandığımız kadar zor bir süreç değil. Luke bununla alakalı;


'İnsanlara hayatta kalma ve problemleri çözme adına ilham vermeye çalışıyorum. Şöyle ki bu ilhamı edinmeniz için illa doğaya çıkmanız gerekmiyor. O ilham içinizde. Doğa, videolarımda sadece bana yeni problemler çıkarmak ve çayıma böğürtlen sağlamak için var'


diyor esprili bir şekilde. Biz de her ne kadar tekil ve çoğul problemler ile kuşatılsak ta mutlaka tüm bu başarılı insanların yaptığı gibi derin bir nefes ile sorunları tek tek çözmeye odaklanmalıyız. Düşünme sürecimizdeki öz engellerden kaçmak yerine onları özümsemeli ve bir bir aşarak tünelin sonundaki ışığı bulmaya çalışmalıyız. Hayat öyle ki bazen sadece bir yudum su içebilmek bizi mutlu edebiliyor. Çünkü o esnada suyun yokluğu bizim var olan problemimiz... Hiçliğin ortasında tek başına kurduğu çadırında yaptığı şekilsiz ekmeğe tereyağı ve bal sürüp yiyen bir adamın bir anda dünyanın en mutlu adamına dönüştüğü bu videolarda biz de kabullenmeyi, özümsemeyi, çözmeyi ve kendimizi ödüllendirmeyi öğreniyoruz. Aksi takdirde hayat her gün 'Acaba bugün başıma ne gelecek?' dediğimiz ve bizlere bir kez verildiği halde amacına uygun geçirmediğimiz bir deneyim olacaktır. 'Beni kimse anlamıyor' dediğimiz anlarda aslında anlaması gereken tek kişinin kendimiz olduğunu unutmamamız gerekiyor.


Çünkü hayat, sıcak bir ekmeğin üzerindeki tereyağı ve baldan ibarettir...












 
 
 

Comments


Ana Sayfa: Instagram

İletişim

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

Ana Sayfa: İletişim

©2020, Yazar Taha Yeşiltepe tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page